Sev Yaşa Oku

                                          +Diyelim ki gitmedim. Seninle birlikte olmaya devam ettik. Ne değişecekti? Ne yapacaktık? -Sevişirdik. +Başka? -Sabahları beraber uyanırdık. Ben senden önce kalkardım. Senin uyuyuşunu izlerdim. Sonra sen uyanırdın, bana gülümserdin. +Sonra? -Sonra, sabahları çayı tek şekerli içtiğini, günün diğer saatlerinde şekersiz içtiğini biliyor olurdum. O ilk şekeri ben atardım çayına, zarifçe eritişini izlerdim. +Sonra?                                       -Sonra.. En çok boynundan öpülmeyi sevdiğini biliyor olurdum.

 Sonu belli olan ama yine de okumak için can attığınız kitaplar vardır ya... İşte Bin Öpücük de öyle bir kitap. Sonunu bile bile okuyup ağlamanıza asla engel olamayacağınız. Evet konusu çok farklı değildi, tahmin edilemez değildi.. Ama tüm bunlara rağmen kitabın çok ayrı bir enerjisi var. Kitap sizi içine çekmiyor kitap sizi içine hapsediyor. Bir oğlan ve bir kız... Ve onların inanılmaz aşkları. Rune.. sen. ne kadar mükemmelsin... Ve Poppy senin hayat enerjin, yaşamı böylesine sevişin, bu kadar hayat dolu olman.. Eğer aşk türünde ki kitapları okumayı seviyorsanız bu kitap içinize işleyecek. Bu kitabı hemen alıp okumalısınız.. gerçekten anlatamıyorum. Kitap içimde bir yerlere  dokundu.. Öyle basit hemen unutacağım bir dokunuş değil bu.. çünkü yaşamak güzel şey ve onun değerini bilmemek.. güneşi hissetmek güzel şey onu gerçekten hissetmek.. dilek fenerinin, kiraz çiçeklerinin ve öpücüklerin farklı bir anlam kazandığı bu kitap okuduğum en iyi aşk romanıydı. konusundan değil, hiss...

 "Defalarca küllerinden doğan bir kadının hikayesi." Beni kitaba çeken kesinlikle bu cümle oldu. Aşırı merak ettim. Ve gerçekten çok güzel bir kitap okudum. Açıkçası bu tarz kitap kapaklarına karşı sanırım biraz önyargılarım var ve kitabı okuduktan sonra düşüncemden dolayı ufak bir utanmış olabilirim. Zümrüt hayatın içinde kimi zaman bile bile girdiği, kimi zaman itildiği, kimi zamanda kaybolduğu o labirentte tehlikeli bir yaşam sürdü. Yaşadığı tüm kötülüklere rağmen (taciz, bulimia, ihanet, mobbing, değersizlik hissi, sevgisizlik, tecavüz, evlat acısı) dimdik ayakta durmayı ve var olabilmeyi başardı. Böyle bir hikayeye hazır mısınız? Bilmiyorum.. Ama okunmalı. Annemin de kitabı okuduktan sonra dediği gibi her genç kız bu kitabı okumalı... Kitap çift zamanlı ilerliyor gibi yani şu şekilde bir gerçekleşen röportaj var ve bir de Zümrüt'ün sorulara cevap verirken geçmişe dönmesi olayı bize tüm gerçekçiliğiyle anlatıp hala daha bazı insanları düşündüğü için hepsini röportaj d...

Yazarla tanışma kitabım oldu ve gerçekten iyi de oldu güzel de oldu modundayım. Okumaya yazmış olduğu son romandan başlamış oldum ama diğer eserlerini de listeme eklemeyi düşünüyorum. Çünkü gerçekten çok sevdim. Yaşlı, çirkin, 90 yaşında, aşkı tadamamış ve bugüne kadar parasını ödemeden hiçbir ilişki yaşamamış bir adam düşünün... 90 yaşında her an ölüm gelebilecekken; bir bakire ile tek gece planlar kendine ana karakterlerimiz.. Peki ne mi olur? Aşık... Onu sadece seyretmekle yetinir. Aşk acısından şikayet etmek aklına bile gelmez de aşkı tatmanın mutluluğunu iliklerine kadar hisseder. Ah Delgadina.. Sen bu adama neler yaşattın o uykularında bir bilsen.. Kitapta neredeyse her kesimden insana yer verilmiş olması beni fazlasıyla mesut etti. Ayrıca yazarımız aşkın sadece cinsellik olmadığını çok güzel bir şekilde işlemiş. .  Kitap fazlasıyla akıcıydı hatta kitap bittiğinde nasıl ya yok mu daha Allah Allah oldum. Benim için biraz yarım kalmış gibiydi ya da...

Yorumdan önce ufacık bir açıklama yapmak istiyorum Evet yeni çıkan bir sürü seri var ama ilk seri kitap yorumlarıma bu üçlemeyle başlamak istedim. Çok uzun zaman önce okumuştum konusunu hatırlıyordum fakat size anlatacağım için tekrar okudum ve ilk okuduğumdaki gibi kalbim acıdı.. Tekrar okuduğumda bile aynı hisleri yaşayabildiğim için şimdi tekrar tekrar okuyabileceğiniz bir seriyle karşınızdayım. Serimiz üçleme Benimle Kal, Tut Elimi ve Aşk Yakar.. Kitaplarımız sırasıyla bunlar.. Seride her şey var denebilir.. Arkadaşlık, aşk, acı, hüzün, çaresizlik, mutluluk.. Serimizin ilk kitabı Tut Elimi ; ilk kitapta ana karakterimiz olam Emmayı tanıyoruz zaten biz her şeyi onun ağzından dinliyoruz. Bize yaşadığı tüm acıları kendi anlatıyor.  Kısaca Emmadan bahsedelim o zaman; babası öldükten ve annesi onu terk ettikten sonra amcasının ve yengesinin yanına taşınıyor. Yengesinin ona karşı olan davranışları fazlasıyla kötü olduğu için Emmanın tek amacı çok çalışmak güzel bir üniversiteye gitme...

 Sesini asla unutamayacağınız bu cesur kızla tanışmaya hazır mısınız? Melody doğuştan engelli, konuşamıyor, yürüyemiyor.. Sadece parmaklarını kullanabiliyor. Ama çok zeki ve inanılmaz bir görsel hafızaya sahip. Melody'nin çok özel bir yeteneği daha var. O bir sinestetik. Yani müzik çaldığında renkleri, kokuları ve tatları hissediyor. Konuşup ifade edemese de her müzik çaldığında tüm renkleri, kokuları ve tatları içine doluyor. Doğduğu zamandan itibaren ailesi ve onun için zorlu bir süreç başlıyor. Ama ne Melody ne de ailesi asla pes etmiyor. Zaten kitabı okurken de en çok Melody'nin yaşadıkları karşısında asla ama asla pes etmeyişini ve olaylara karşı olan dik duruşuna hayran kaldım. Kitap sizi içine öyle bir çekiyor ki onunla beraber sinirleniyor, üzülüyor ve seviniyorsunuz. Gerçek bir yaşam öyküsünden ilham alınarak kaleme alınmış hüzün ve umut dolu soluksuz okunabilecek ve kitabı okurken gün içinde değerini bilmediğimiz ama sahip olduğumuz tüm özelliklerimizi düşündükçe ara ...

  Çok başarılı bir plastik cerrah olan Dr. Martinez bir adamı öldürmekten suçlu bulunuyor ve hapishanede bir hücreye konuluyor. Ancak sanırım hafızası silinmiş şekilde çünkü kitabın başlarında bundan Martinez gibi bizde emin olamıyoruz. Sonrasında anlıyoruz ki gerçekten cinayetin detayları ilgili karakterimiz hiçbir şey hatırlamıyor ve terapistlerle seanslar başlıyor. Sonra yavaş yavaş hatırlamaya başlıyor ama ilerleyen zamanlarda hatırladığı sadece cinayet değil neler neler... İlk başlarda polisiye bi roman gibi ilerlese de sonrasında sizi şahane bir psikolojik gerilim bekliyor. Kitapta hoşuma gitmeyen tek şey giriş kısmıydı. Konuya giriş biraz uzun olmuş ve bu okuyucuyu biraz da olsa sıkıyor evet ama ilerleyen sayfalarda bu durumun telafi edilmiş olması da içinizi rahatlatıyor. Fazla detay vermek istemiyorum ne söylesem heyecanı kaçacakmış gibi hissediyorum ama şunu da söylemeyelim ki her şey bir cinayetle başlıyor sonrasındaysa işin içinden çıkanlara gerçekten şok oluyorsunuz. K...

Ana karakterimiz Alex bir şizofreni hastası ve bunu herkesten saklamak o kadar zor ki.. Alex neredeyse her gününü gerçeklik ile zihninin ona karşı oynadığı sanrıları ayırt etmek için mücadele ederek geçiriyor.. Neyin gerçek neyin hayal olduğunu ayırt edebilmek için fotoğraflar çekip duruyor çünkü sonrasında baktığında aslında çekerken gördüğü sincaplar yerine sadece duvarı çektiğini fark edebiliyor. Bazense bunu asla fark etmiyor ve fotoğrafta bile o sincapları görebiliyor..  Kitabı Alex'in bakış açısından okuduğumuz için kitap boyunca peşimizi de acaba hayal mi gerçek mi sorusu bırakmıyor. Kitap Alex'in psikolojik bozukluğu üzerine kurulmuş ama tabi ki olaylar sadece o konu üzerinden ilerlemiyor.. Seni Ben Uydurdum, biraz psikolojik biraz da gençlik kitabı ve ikisinin harmanlanmasıyla da ortaya güzel bir roman çıkmış. Kitap boyunca yaşanan olaylardan emin olamadığımız için soluksuz okunabilecek bir roman olmuş.. Eğer sizde Alex'in dünyasına hazırsanız muhakkak bu kitabı ok...

 Paulo Coelhonun yazmış olduğu Veronika Ölmek İstiyor harika bir kitaptı. Gerçekten aşırı derecede etkilendiğimi söyleyebilirim. Konu itibariyle zaman zaman tıbbi terimler geçse de çok yalın ve güçlü bir dil kullanılmış. O kadar güzel ilerliyor ki okudukça okuyasınız geliyor. Kitap hepimizin içine işliyor ve hepimizi konu alıyor. Yaşam ve ölüm arasındaki o ince çizgiyi bize hatırlatırken aslında yaşamanın ne kadar güzel olduğunu ve onu fark etmemiz gerektiğini anlatıyor. Veronika Ölmek İstiyor hem dikkat çekici hemde baştan sona merak uyandırıcı. Okumadıysanız en yakın zamanda okumanızı tavsiye ediyorum.. Hayatınızda iz bırakabilecek bir kitap.

  ENOLA HOLMES FİLM İNCELEMESİ Nancy Springer'ın kitap serisinin ilkinden uyarlanan Enola Holmes filminin incelemesinden selam! Sık sık Sherlock Holmes'un türevleri olarak nitelendirebileceğimiz işler karşımıza çıkmakta. Bunun sebebi ise Sherlock Holmes üstünde belli bir telif olmaması. Ancak şimdi bahsedeceğim filmde başrol Sherlock Holmes değil. Başrolümüz bu filmde Sherlock'un küçük kız kardeşi. (Dipnot: ben bu filmde ki sherlock holmes karakterinin oyununu beğenmedim) Filmin yazarı da Harry Potter ve Lanetli Çocuğu yazan kişiymiş bu bilgide beni biraz şaşırttı. Enola Holmes filmine gelecek olursakta çerez tatlı bir gençlik filmi tarzında. Konu çok iyi değil ve ana konuda çok derin işlenmemiş. Ancak karantinadayken öylesine bir şey izlemek istiyorsanız bir bakabilirsiniz. Bazı sahneler gerçekten hoşuma gitti özellikle karakterin kameraya dönüp konuşması gibi olayları hep çok severim ancak beklediğim derinliği ve tadı çok bulamadım. Filmin ana teması güzel ve doğru ama bö...