"Defalarca küllerinden doğan bir kadının hikayesi."
Beni kitaba çeken kesinlikle bu cümle oldu. Aşırı merak ettim. Ve gerçekten çok güzel bir kitap okudum. Açıkçası bu tarz kitap kapaklarına karşı sanırım biraz önyargılarım var ve kitabı okuduktan sonra düşüncemden dolayı ufak bir utanmış olabilirim.
Zümrüt hayatın içinde kimi zaman bile bile girdiği, kimi zaman itildiği, kimi zamanda kaybolduğu o labirentte tehlikeli bir yaşam sürdü. Yaşadığı tüm kötülüklere rağmen (taciz, bulimia, ihanet, mobbing, değersizlik hissi, sevgisizlik, tecavüz, evlat acısı) dimdik ayakta durmayı ve var olabilmeyi başardı. Böyle bir hikayeye hazır mısınız? Bilmiyorum.. Ama okunmalı. Annemin de kitabı okuduktan sonra dediği gibi her genç kız bu kitabı okumalı...
Kitap çift zamanlı ilerliyor gibi yani şu şekilde bir gerçekleşen röportaj var ve bir de Zümrüt'ün sorulara cevap verirken geçmişe dönmesi olayı bize tüm gerçekçiliğiyle anlatıp hala daha bazı insanları düşündüğü için hepsini röportaj da anlatmaması.. Ben olsam rezil ederdim hepsini de neyse.. Bu şekilde ilerlemesi benim çok hoşuma gitti.
Kitap 446 sayfa ama okumakta zorlanabileceğinizi düşünmüyorum çünkü fazlasıyla akıcı. Yani bir pazar günü başlayıp gün içinde bitirebileceğiniz bir kitap.
Yorumlar
Yorum Gönder